Rinoplastinin gelişimi son zamanlarda nasıl olmuştur?
1996 yıllında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi (KBB-BBC) kliniği’ nde ihtisasına başladığım yıllarda, burun hastalarının çoğunluğu polikliniğimize burunda tıkanıklık şikayetiyle başvurmaktaydı. Günümüzde ise KBB – BBC anabilim dalı polikliniğine hasta başvurularının büyük çoğunluğunu burunda şekil bozukluğu ve / veya tıkanıklığa bağlı iyi nefes alamama şikayetleri oluşturmaktadır. Yani hastalar güzel bir burun operasyonunun yanında iyi de nefes alabilmeyi talep etmektedirler. Bu şikayetler de genellikle bir arada bulunmaktadır; hastaların yaklaşık % 25’i nefes alamadıkları için, % 25’i sadece şeklinin bozuk olmasından ve % 50′ ye yakını da her iki şikayetten başvurmaktadır. Yıllar içerisinde hasta şikayetleri başvuru nedenlerinin sıklık derecesinin değişimini, RİNOPLASTİ, SEPTOPLASTİ ve/ veya SEPTORİNOPLASTİ ameliyatlarındaki operasyon tekniklerinin değişerek gelişip güncellenmesine ve buna ek olarak da yüksek teknolojinin ameliyatlarda etkili bir şekilde kullanılmasıyla çok daha iyi sonuçların alınmasına bağlayabiliriz.
Burada yüksek teknolojiyle anlatmak istediğim konuları özetleyecek olursak; süreç öncelikle hastanın preoperatif (ameliyat öncesi) dönemde sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesiyle başlamaktadır. Tüm hastaların burun içi oluşumları değerlendirilmektedir. Burun anatomik varyasyonlarının tespitinde rijit veya flexible endoskopik muayenelerinin yapılması, doğuştan veya travmaya bağlı sonradan kazanılmış yapısal bozukluk – deformasyonların Bilgisayarlı Tomografi (BT) ile değerlendirilmesi, ameliyat esnasında burun içi ve dışı için gerekli tüm işlemlerin yapılmasına olanak sağlamaktadır. Genel anestezi altında ameliyat planlanan bu hastaların genel durum, labaratuvar kan değlerinin ortaya konulup engel durum var mı ? yok mu ? sorularına daha güvenle cevap alınması cerrahı ve hastayı ameliyat edilebilirliği açısından daha cesaretlendirmektedir. Ameliyat odasında ise anestezi cihazlarının hastayı daha güvenle uyutabilmesi, tüm hayati fonksiyonlarının monitörde izlenebilmesi ameliyatın akışını güvenli kılmaktadır. Bunlardan en önemlisi tansiyon değerlerinin normal sınırlarda kalmasını sağlayıp devam ettirmesi, kanamaları önlemekte, ameliyat sahasının temiz kalmasıyla da rinoplasti ve diğer burun içi ameliyatlarının süresini kısaltarak, sonuçları da iyi yönde etkilemektedir. Aynı zamanda kansız ortamda ameliyat yapılması ameliyat sırasındaki şişlikleri, ameliyat sonrasında morlukları-şişlikleri azaltmakta, oluşabilecek ameliyat komplikasyonlarınıda önlemektedir.
Ameliyatı kolaylaştıracak son teknolojik araçlardan birisi de burun dorsumunu oluşturan kemik yapının artık keskiler yerine bizim de kullandığımız NSK Vario Surg 3 cihazının sağladığı ultrasonik titreşimlerle kesilmekte ve uygun şekil daha kolayca kırmadan oluşturulmaktadır. Bu yapılan işlemler sırasında dış çatı burun şekillendirilirken burnun içinde oluşabilecek istenilmeyen durumlara engel olmak için endoskopi ile ayrıntılı görüntülenilerek önlenebilmektedir.
Halk arasında burun eti dediğimiz hipertrofiye uğramış konkaların (konka hipertrofisi) küçültülmesinde ise birçok sağlık alanında da kullanılan Radyofrekans cihazını kullanmaktayız. Oldukça etkili olan bu cihaz kullanımı ameliyat sonrasında hastanın çok daha rahat nefes almasını sağlamaktadır.
Yıllar geçtikçe burun içine konulan tamponlar giderek küçülmüş ve hatta bazı hastalarda konulmamaya başlanmıştır. Kendi ameliyatlarımda gerektiği zaman içerisinde hava geçebilen hastanın post-operatif (ameliyat sonrası) dönemde konforunu bozmayan silikon septal splintleri kullanmaktayım. Bu splintlerin ameliyat sonrası burun içerisinden çıkarılması etraf mukozal yapılara yapışmadığı için kolayca ve ağrısız olmaktadır. Burun sırtına ameliyat sonrası konulan ve sıcak suyla şekillenebilen plastik atellerin kullanılmasıyla postoperatif dönemde hasta rahat bir şekilde duş yapabilmektedir. Su, bu attellere zarar vermemektedir. Ameliyatım sırasında kullandığım dikiş malzemelerinin tamamı eriyen dikişlerdir. Bunların bazıları 1 ayda bazılarıda 6 aya kadar erimektedir; kalıcı dikişleri kullanmama nedenim ise reaksiyona neden olabilme riskidir. Açık teknikte cilt kapamada kullandığım dikişler kendiliğinden eriyebilen (Vicryl 6/0) dikişlerlerdir. Bu uygulamayla ameliyat sonrası 6.gün alınan prolen dikişlerin alınması sırasında hastanın çektiği burun ağrısı ve zaman kaybı önlenmiş oldu.
Rinoplasti ameliyatlarının kamera sistemleriyle tamamının kaydedilmesi cerraha ameliyatı tekrar izleme, ayrıntılı değerlendirme şansı vermektedir; bu da bilimsel olarak cerrahın gelişimine oldukça katkı sunmaktadır.
Burun yüzün ortasında olduğundan estetik anlamda ön, yan veya diğer pozisyonlarda yüz görünümüne çok şey katmaktadır. Diğer taraftan fonksiyonel olarak da nefes ve koku almamızı sağlamakta , soluduğumuz havayı ısıtıp nemlendirmekte, havadaki partikülleri süzmekte, içerisindeki hava boşluklarıyla sesimizin bize özgü şekillenmesine yardımcı olmaktadır. Sonuç olarak burun tartışmasız olarak estetik görünüme olan katkısı, sağlığımız ve hayat kalitemizle ilgili bir organdır. Koku alamama gibi bir durumda zehirli gazların, yanan yemeklerin farkında olunmaması ölümcül sonuçlara neden olabilmektedir.
Çok değil 25-30 yıl öncesine gidildiğinde burun estetiği yapılırken burnun fonksiyonları hiç düşünülmüyor, burun içindeki tıkanıklığa neden olan deviasyon dediğimiz kemik kıkırdak yapılardaki bükülmeler, burun eti büyümeleri, burun içi anatomik varyasyonlar ,kronik sinüzit gibi problemlere estetik yapılırken ya hiç dokunulmuyor ya da kısmi olarak dokunuluyordu. Bu ameliyatlar sonucunda hastanın burnu görsel olarak iyi oluyor, burun sırtı kavisleniyor, uç kısmı kalkıyor ancak burun nefes açısından yeniden yapılandırılmadığı veya yukarıda saydığımız diğer burun içi problemlerin tedavisiz bırakılmasına bağlı olarak hastalar nefes problemleri yaşıyor ve yaşam kaliteleri etkileniyordu. Yani özetlersek bu durumda hasta burun fonksiyonları açısından düzelmemekte veya eskisinden kötü duruma gelmekteydi.
Günümüzde ise burun ameliyatlarının geldiği noktada en temel amaçlar; hem güzel görünen hem de sağlıklı nefes alan burun olmalıdır. Sağlıklı burun hem görsel olarak güzel aynı zamanda sağlıklı nefes alan burun olmalıdır. Kulak Burun Boğaz polikliniklerine başvuran hastaların büyük çoğunluğunda burnun dış çatısındaki bir veya birden fazla problem burun içi problemlere hemen her zaman eşlik etmektedir. Yani burnun dış ve iç yapıları arasındaki ilişkinin bozuk olması nefes almayı etkilemektedir. Sonuçta söylemek istediğim burnunuzun sağlıklı olabilmesi için dış görünümün de iç yapılarla uyumlu bir yapıda olması gereklidir.
Konuyu özetleyecek olursak, burun estetik (Rinoplasti) ameliyatlarını planlarken hastanın yüzüyle uyumlu doğal güzel görünümü sağlamak ve bu sırada da burun içiyle ilgili patolojilerin operasyon öncesinde ve operasyon sırasında ayrıntılı olarak değerlendirilmesiyle gerekli müdahaleleri eksiksiz olarak yapmak en uygun tedavi yaklaşımı olacaktır. Aynı şekilde burun içiiyle ilgili septoplasti konka rezeksiyonu-konka radyofrekans (RF), FESS (Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi- Balon sinoplasti ile) ve nazal polipektomi uyulamaları açma operasyonları sırasındada gerekli burun dışı düzeltmelerinin aynı seansta tamamlanmasını sağlamak en doğru yaklaşım olacaktır.